top of page

Türkçe'de daha fazla İncil çalışması için buraya tıklayın

2. Preparing for Eternity

2. Sonsuzluğa Hazırlanmak

Sonsuzluğu Anlamak

 

Ölüme Hazırlanmak

 

Önceki çalışmamızda, ölüm anında bir insanın neler yaşadığına baktık. Bu konu birçok kişinin uzak durmaya çalıştığı bir konudur. J. Kirby Anderson şu sözlerinde çok haklıdır: “İnsan işlevlerinin en evrenseli ve en demokratik olanı ölümdür. İnsanları yaşına, sınıfına, inancına ya da rengine bakmaksızın bir anda yakalar.”1 Ölümün başarı oranı yüzde yüzdür ama insanların çoğu bu konuda konuşmaktan ya da düşünmekten uzak durur. Woody Allen’ın “Ölümden korkmuyorum, sadece gerçekleştiğinde orada olmak istemem” sözleri dilden dile taşınmıştır.

 

Ölümden ne kadar sakınmaya çalışsak da ondan kurtulamayız. Hepimiz istisnasız ölümle yüzleşmeliyiz. Paranızın çokluğu ya da sigortanızın kapsamı fark etmez. Ölüm sadece an meselesidir. Hiçbirimiz ne kadar zamanımız kaldığını bilemeyiz. İşin ilginç yanı, ölümden kaçamayacağımızı bildiğimiz halde çoğumuz onu düşünmekten kaçınırız ve çoğumuz ölüme pek az hazırlık yaparız. Bir süre önce Boston Globe gazetesi, o yıl içerisinde ölen tanınmış insanların bir listesini yaptı ve hepsinin “büyük çoğunluğa” katıldığını söyledi. Ölüm mutlak kaderdir ve ölmüş olanlar büyük çoğunluktur.   

 

Bir mezar taşında şöyle yazılmış: “Geçerken biraz durun, çünkü bir zamanlar ben de sizin şimdi olduğunuz gibiydim. Ama ben şimdi nasılsam siz de öyle olacaksınız, bu nedenle peşimden gelmeye hazırlanın!” Yazının altına birisi şöyle karalamış, “Senin peşinden gitmek için senin hangi yoldan gittiğini bilmem gerek!” Yolcu haklıdır. Öldüğümüz zaman nereye gideceğimizi bilmek önemlidir ama doğru yönü bilirsek büyük kadere hazırlık yapabiliriz.

 

 

 

Birkaç yıl önce İngiltere’de yaşarken, Sandy ve ben, onun ana babasını tatil için İskoçya’ya götürdük. Bir akşam hava kararırken yolda bir otel arıyorduk. Siyah boyalı demir bir kapının önünden geçerken Black Barony Hotel tabelasını gördük. Giriş tarafından binaları görmek mümkün değildi, bu nedenle gecelemek için uygun bir yer mi diye girip bakmamız gerekiyordu. Hava karardığından, siyah kapılarla ilgili şakalaşmaya başladık. Acaba dehşet kulesine ya da lanetli şatoya mı gelmiştik. Aracımız ilerlerken ağaçlarla dolu bir yolu takip ediyorduk. Genç Frankenstein filmindeki Igor’a benzer bir uşakla karşılaşır mıyız diye sorduk. Ben kapıda Marty Feldman’ın yüzünü görmeyi hayal ediyordum.

 

İleride, ağaçlar açılınca gerçekten de devasa bir şatoyla karşılaştık. Otoparkta tek bir araba bile yoktu. Aracımızdan çıkarken, kamburu olan bir adam kapıyı açıp bizi karşıladı. Marty Feldman’a benzer yanı yoktu ama onun da tek gözü hareket ediyordu. Üstüne üstlük, kapının üzerinde kocaman harflerle Kutsal Kitap’tan bir ayet yazılıydı: Tanrını Karşılamaya Hazırlan, Amos 4:12. Bizi karşılayan adam, o gece otelde yalnız bizim kalacağımızı söyledi. Diğer 75 oda boştu. Meğerse bir gezi partisi son anda iptal edilmiş. Sandy ve ben o gece, Kral James’in kaldığı sayvanlı karyolada uyuduk. Ancak ortasında göçük olan berbat bir şiltesi vardı. Tabii ki aynı şilte olması mümkün değildi ama adeta 1600’lerden kalmış gibiydi. Daha sonra kapının üzerindeki ayetin, savaş eğitimi alırken otelde kalan askerlerin, çarpışırken ölmeleri ihtimaliyle onları sonsuzluğa hazırlamak için yazıldığını öğrendik.

 

 

 

O gün Tanrınızla karşılaşmaya hazırlanmak bilgece olur. O yazı aklıma kazındı: “Tanrını Karşılamaya Hazırlan.” Bu çalışmada ölüm ve yargıya hazırlık yapmaya ve bunların bizi nasıl etkileyeceğine bakacağız. Bizler o günü bilmeyebiliriz ama Kutsal Kitap vaktimiz geldiğinde hepimizin Tanrı’nın huzurunda hayatlarımızın hesabını vereceğimizi söylüyor.

 

Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak, insanların kaderidir. (İbraniler 9:27).

 

Böylece her birimiz kendi adına Tanrı'ya hesap verecektir. (Romalılar 14:12).

 

Kutsal Kitap’ı kırk dört yıl inceledikten sonra, üç yargıdan söz edildiği sonucuna vardım. Yukarıdaki metinde dünyadan ayrıldığımız anda gerçekleşen ilk yargıdan söz edilmektedir. Bu yargı, günahlarınıza karşılık Tanrı’nın affını kabul edip etmediğinizle ilgilidir. İsa Mesih’e iman eden bir kişi, günahlarından ötürü yargılanmayacaktır; İsa’nın çarmıhta kendisi için yaptıklarından ötürü güvendedir. Kurtarıcı’nın haç üzerinde tamamlandığı işe güvendiği için Rab’bin huzuruna gidecektir. Mesih’in ikinci gelişinde, O’nunla birlikte dönecektir. “İsa'nın ölüp dirildiğine inanıyoruz. Aynı şekilde Tanrı, İsa'ya bağlı olarak gözlerini yaşama kapamış olanları da O'nunla birlikte geri getirecektir” (1. Selanikliler 4:14). Bizler İsa Mesih’e iman ederek O’na güvendiğimiz zaman canımızın derinliklerinde büyük bir gelişme olur – ölümden ve Şeytan’a kölelikten kurtularak bizlere bağışlanan sonsuz yaşama kavuşuruz:

 

"Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir” (Yuhanna 5:24).

 

Geçen hafta söylediğimiz gibi, imanlılar öldükleri zaman dünyasal bedenlerinden ayrılırlar; Mesih’le birlikte çok daha canlı bir hayata kavuşurlar. İsa geldiği zaman diriliş ve göğe alınma gerçekleşecek, imanlılar yeni bedenlere kavuşacaktır. Bu bedenler, Adem’den miras kalan günahın hükmü altında olmayan yüce bedenlerdir. Bundan sonraki çalışmamızda, Kutsal Kitap’ın diriliş bedenleriyle ilgili neler söylediğine bakacağız.

 

İkinci yargı, İsa Mesih’in dönüşüyle gerçekleşecek ve o gün imanlılara ödülleri verilecektir. Tanrı’nın huzurundaki bu yargının adı Bema Kürsü Yargısıdır. Üçüncü yargı ise Büyük Beyaz Taht yargısıdır ve Tanrı’nın sunduğu karşılıksız affı reddedenlerin mahkumiyetidir. Şeytan’a ve kendilerine hizmet eden herkes o gün Ateş Gölüne atılacaktır (Vahiy 20:13-15). Bugünkü çalışmamızı, İsa Mesih’in Bema Yargı Kürsüsüne hazırlanmaya ayıracağız.

 

Mesih’in Bema Yargı Kürsüsü

 

İsa Mesih ikinci gelişinde yeryüzündeki bütün isyanı sona erdirecek ve sonra Bema Kürsüsündeki yerini alarak hüküm vermeye başlayacak.

 

Baba kimseyi yargılamaz, bütün yargılama işini Oğul'a vermiştir (Yuhanna 5:22).

 

İnsanoğlu, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir (Matta 16:27).

 

Bunun için, ister bedende yaşayalım ister bedenden uzak olalım, amacımız Rab'bi hoşnut etmektir. Çünkü bedende yaşarken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih'in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız.  (2 Korintliler 5:9-10).

 

1)  Bema Yargı Kürsüsü imanlılar için nasıl olacak? İsa Mesih bizi değerlendirmek için hangi ölçütlere bakacak?

 

Bu yargı, imanlıların zamanlarını, enerjilerini, armağanlarını, yeteneklerini ve paralarını nasıl kullandıklarına bakarak onların ödüllerini belirleyecektir. Grekçe bematos sözcüğü, dilimize “yargı kürsüsü” olarak çevrilmiştir. İncil’in Grekçe dilindeki özgün metinde yargı kürsüsü, spor müsabakalarındaki ödüllerin verildiği platform anlamına gelirdi. Seküler hukuk bağlamında ise bema, ayak basılan yer demektir. Bir kalabalığın önündeki yüksek platform anlamına gelmektedir. Bence Rab İsa Mesih, bu kürsüde bütün Hristiyanları iki farklı açıdan yargılayacaktır:

 

1) Hayatlarımızda Kutsal Ruh’un ne kadar ürünü olduğuna, yani karakterimizin ne kadar Mesih’e benzer olduğuna bakacaktır.

 

2) Kaynaklarımızı, zamanımızı, becerilerimizi ve paramızı nasıl kullandığımıza bakacaktır.

 

John Bevere, Sonsuzluğun Gayretiyle isimli kitabında sonsuzluktan ve bütün imanlıların yargılanmasından şöyle söz ediyor:

 

Sınırlı rakamların tümü, sonsuzlukla kıyaslandığında sıfırdır. Dünyada kaç yıl yaşadığınız önemli değildir. Ölmeden önce 150 yaşına varsanız bile, sonsuzlukla kıyaslandığında dünyadaki ömrünüz sıfırdır. Bu nedenle, İsa Mesih imanlıları olarak, zamanın bu sıfır penceresi içerisinde yaptığımız her şey, sonsuzluğu nasıl geçireceğimizi belirleyecektir. Unutmayın, İsa Mesih’in çarmıhı ve kurtaran lütfu, sonsuzluğu nerede geçireceğimizi belirleyecektir ama O’nun egemenliğinde sonsuza dek nasıl yaşayacağımızı belirleyecek olan, bu dünyada imanlılar olarak nasıl yaşadığımızdır.[1]

 

Çalışmamızın sonraki kısmında, Mesih’e benzer bir karakterin ödülüne odaklanacağız. Ancak şu anda, ikinci kategoriye, yani hayatlarımızı nasıl sürdüğümüze, zamanımızı, enerjimizi, armağanlarımızı, talantlarımızı ve paramızı nasıl kullandığımıza bakalım.

 

Tanrı’nın Egemenliğine Yaptığımız Yatırım

 

Tanrı'nın bana lütfettiği görev uyarınca bilge bir mimar gibi temel attım, başkaları da bu temel üzerine inşa ediyor. Herkes nasıl inşa ettiğine dikkat etsin. Çünkü hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih'ten başka bir temel atamaz. Bu temel üzerine kimi altın, gümüş ya da değerli taşlarla, kimi de tahta, ot ya da kamışla inşa edecek. Herkesin yaptığı iş belli olacak, yargı günü ortaya çıkacak. Herkesin işi ateşle açığa vurulacak. Ateş her işin niteliğini sınayacak. Bir kimsenin inşa ettikleri ateşe dayanırsa, o kimse ödülünü alacak. Yaptıkları yanarsa, zarar edecek. Kendisi kurtulacak, ama ateşten geçmiş gibi olacaktır.  (1 Korintliler 3:10-15).

 

Elçi Pavlus, her birimizin hayatlarımızla bir şey inşa ettiğimizi söylüyor. Bunu özenle yapmamız gerektiğini hatırlatıyor (a. 10). Tanrı’nın Egemenliğindeki bütün emekler, İsa Mesih’le yakın bir ilişkiyi temel almalıdır. Bunun dışında kalan bütün iyi işler tahta, ot ya da kamışla inşa etmeye benzer. İnşaat malzemelerinin kalitesi, inşaatı yapanların niyetlerine ve tutumlarına bağlıdır. Bu durum hakkında birkaç ciddi nokta var. Bunlardan ilki, her eylemin ve niyetin yargı günü açığa çıkacak olmasıdır. (a.13):

 

 

 

Çünkü açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yok; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur.  (Luka 8:17).

 

Tanrı'nın görmediği hiçbir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz Tanrı'nın gözü önünde her şey çıplak ve açıktır.  (İbraniler 4:13).

 

John Bevere şöyle yazmış:

 

Birçok kişi kurtuluşlarının, gelecekteki yargıyı tümüyle ortadan kaldırdığına dair yanılgı içindeler. İsa Mesih’in kanı, bizi gerçekten de O’nun egemenliğinden mahrum bırakacak günahlardan temizliyor. Ancak imanlılar olarak, iyi ya da kötü davranışlarımızla ilgili yargıdan muaf bırakmıyor.[2]

 

Sonuçta her şey açığa çıkacaktır. Rab her şeyi ışığa çıkaracak ve hiçbir şey saklı kalmayacaktır. Bu hayatın büyük sırlarını öğreneceğiz. Bunu sadece olumsuz bir şey gibi görmemeliyiz, çünkü gizlide yapılan iyilikler için de bu geçerlidir. Tanrı bunların hepsini açıkça ödüllendirecektir. O bütün yüreklerdeki arzuları ve niyetleri görüyor. Tanrı o gün, isim yapmadan gayret göstermiş olan insanları, niyetlerinin ve emeklerinin Tanrımıza tatlı göründüğü kıyıda köşede kalan herkesi ödüllendirecektir. Bazılarınız yoksullara cömertçe verdiniz, özverili bir ilgiyle hizmet ettiniz. Bunları sadece Tanrı için yaptınız ve insanlardan saklı tuttunuz.  

 

“Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız'a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir" (Matthew 6:18).

 

Bu sıradan kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır." (Matta 10:42).

 

Rab kendisi için yaptığımız her şeyi görüyor ve hiçbir şey O’nun gözünden kaçmıyor. Gün gelecek bizler, zamanın başlangıcından önce bize bağışlanmış olan mirasa kavuşacağız.

 

34"O zaman Kral, sağındaki kişilere, 'Sizler, Babam'ın kutsadıkları, gelin!' diyecek. 'Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.' "O vakit doğru kişiler O'na şu karşılığı verecek: 'Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?' "Kral da onları şöyle yanıtlayacak: 'Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.'” (Matta 25:34-40).

 

2) Sizce İsa Mesih, “Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz” sözleriyle ne demek istedi? (a.40)

 

Mesih’teki imanlıların, kendi yaptıkları iyilikleri unutmaları ilginçtir ama Tanrı bunları unutmamıştır. Tanrı bizim imanımızdan kaynaklanan her eylemi kaydetmiştir ve bizleri Mesih’in Yargı Kürsüsünün önünde açıkça ödüllendirecektir. “Bu en basit kardeşlerim” ifadesi ne anlama geliyor? Bence bu kardeşler, etrafımızda kimsenin fazlaca dikkat etmediği kişilerdir. Belki kendilerine bile yararı olmayan, hastalıklı ya da cezaevinde mahkum olan kişilerdir. İsa Mesih bu dünyanın gözünde hali vakti yerinde olmayanlara, garip ve kayıp durumda olanlara, dini işlere tutsak olanlara yakındır. Bu tür insanları özgür kılmak, onları ziyaret etmek ve karınlarını doyurmak için bizleri kullanmak ister. Onlara sadece ekmek ve su değil Yaşam Ekmeği vermek ister (Yuhanna 6:35). 

 

Mesih’e Benzer Olma Ödülü

 

İmanlıların Bema Yargı kürsüsünde yargıya tabi olacakları ikinci konu, Kutsal Ruh’un hayatımızdaki ürününün (Tanrı’ya yaraşan karakter) seviyesidir.  Sonsuzluğa hazırlık, sadece yeryüzündeki yaşamımız için mümkündür, çünkü öldüğümüz anda sahip olduğumuz karakterimiz neyse, sonsuzluğa onunla göçeriz. Gökteki ‘mevkimizin’ ya da ‘rütbemizin’, yeryüzünde Mesih’in hizmetkar doğasını ne kadar yansıttığımızla bağlantılı olduğuna inanıyorum. Mesih’in karakterini yeryüzündeki hayatımızda hangi seviyede ortaya koyuyorsak, sonsuzluktaki ödülümüz de o seviyede olacaktır. Matbaanın icadıyla kağıt üzerine ilk basılan İngilizce sözcük “karakter” di. Tanrı, İsa Mesih’in doğasını ve karakterini canınızın üzerine derinlemesine basarak başkalarının okumasını istiyor.   

 

Ve biz hepimiz peçesiz yüzle Rab'bin yüceliğini görerek yücelik üstüne yücelikle O'na benzer olmak üzere değiştiriliyoruz. Bu da Ruh olan Rab sayesinde oluyor. (2 Korintliler 3:18).

 

Biz İsa Mesih’e geldiğimiz zaman ruhumuz yeniden doğar, yani Tanrı’dan ayrı olmanın neden olduğu ölüm durumundan çıkarak dirilişe kavuşur (Efesliler 2:1,5). Ancak canımızda, yani zihnimizde, irademizde, vicdanımızda ve duygularımızda değişmesi gereken çok şey vardır. Biz Tanrı’nın Sözü üzerinde derin düşünürken ve O’nun Kutsal Ruhuna itaat ederken, O bizim iç varlığımızı yenilemek ve değiştirmek ister. Kral Davut, çoban mezmurunda bunu “İçimi tazeler” sözleriyle çok iyi özetlemiştir (Mezmur 23:3). Elçi Petrus şöyle yazmıştır: “Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna erişiyorsunuz” (1 Petrus 1:9). Zihnimiz, irademiz ve duygularımız, Tanrı’nın Ruhunun yönlendirişine ve önderliğine teslim olmalıdır. Tanrı’ya yaraşan bir karakter, bizim imanımızın hedefidir. Rabbimiz, Mesih’in doğasını ve karakterini hangi seviyede taşıdığımıza bakarak bizleri ödüllendirecektir.  

 

Karakter teriminin sözlük anlamı şöyledir: “Bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran esas yönü ve bireyin davranış biçimlerini belirleyen niteliklerin bütünü.” Bizler yaşadığımız her olay aracılığıyla iç varlığımızda, canımızda ve ruhumuzda değişim geçiririz. Hayattaki her şey, karakterimizi sınar. Hayatın haksızlıklarına verdiğimiz tepkiler, karakterimizi tartar ve biçimlendirir. İtibar, Tanrı’ya yaraşan bir karakter anlamına gelmez. İtibarınız, insanların sizinle ilgili neler düşündüğüdür. Karakter ise Tanrı’nın sizi nasıl bildiğidir. Eğer karşılaştığımız her durumda Mesih’in Ruhuna uygun bir itaat gösterirsek, aynı oranda Mesih’in benzerliğine dönüşürüz. Eğer siz Hristiyansanız, Tanrı sizi Kutsal Ruh aracılığıyla İsa Mesih’in temsiline dönüştürmek için önceden belirlemiştir.

 

 

 

Tanrı'nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz. Çünkü Tanrı önceden bildiği kişileri Oğlu'nun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeş arasında ilk doğan olsun. (Romalılar 8:28-29).

 

3) Tanrı’nın, sizin karakterinizi sonsuzluk için biçimlendirmek amacıyla kullandığı hangi zor koşullar aklınıza geliyor?

 

Tanrı sizi Oğlu’nun benzerliğine dönüştürmek için sizi önceden biliyordu ve önceden belirlemişti. Bu ayetleri hızlıca okuyup geçeriz ve Kutsal Ruh’un bize neler öğretmek istediği üzerinde fazlaca düşünmeyiz. Hayatımız devam ederken başımıza gelen kötü şeylerden ötürü Tanrı’yı suçlayamayız. Bazen bunlar, bizim kötü seçimlerimizin sonucunda gerçekleşir. Tanrı her durumu, Kutsal Ruh’unun öğretişi ve yönlendirişiyle hayatlarımızda iyilik için kullanacaktır. En güzeli, Tanrı’nın sonu başlangıçtan görmesidir. Tanrı dünyayı yaratmadan önce her birimizi yüreğinde taşıyordu. Sizi Oğlu’nun benzerliğindeki bir kişiye dönüştürmek için önceden biliyordu ve bu amaçla belirlemişti. “Henüz döl yatağındayken gözlerin gördü beni; Bana ayrılan günlerin hiçbiri gelmeden, Hepsi senin kitabına yazılmıştı” (Mezmur 139:16). Başka bir çeviriyle bu metin şöyle ifade edilebilir: “Sen beni açık bir kitap gibi rahme düştüğüm günden doğum anına kadar izledin. Hayatımın her anı senin önünde apaçıktı. Daha ben bir gün bile yaşamadan önce her günüm hazırlanmıştı.” Tanrı’nın dünyadaki etkinliği, sizi sonsuzluğa hazırlamaktır.

 

"Dünyadaki karakter, gelecek dünyadaki sonsuz varlığı kanıtlayacaktır.” (J.C. Ryle) Tanrı’nın gözünde büyük olmak istiyorsanız, önünüze gelen zor koşullara nasıl karşılık veriyorsunuz? Tanrınızla karşılaşmaya hazır mısınız? O’nun karakteri sizin günlük yaşamınızda ne düzeyde sergileniyor?

 

Birkaç yıl önce, Stephen Covey’nin Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı isimli çok satan bir kitabını okudum. Covey, üretken insanların temel alışkanlıklarından birinin, Sonu Göz Önünde Bulundurarak Başlamak olduğunu yazmıştı. Hayatınızın sonucunun nasıl olmasını istiyorsunuz? O gün İsa Mesih’in huzurunda durduğunuzda O’nun ne söylemesini istiyorsunuz? İsa birçok kişiye, “Aferin, iyi ve güvenilir köle” diyecektir ama bunu ne için söylemesini istiyorsunuz? Eğer hayatınızda etkili olmak ve dünyayı bulduğunuzdan daha iyi bir durumda bırakmak istiyorsanız, durup kendi kendinize hayatınızla nasıl bir fark yarattığınızı sormanız gerekir. Acaba bu fark sadece bu hayatla mı sınırlıdır yoksa sonsuza dek mi uzanmaktadır? Becerilerinizle, zamanınızla, enerjinizle ve paranızla yalnızca geçici ödüller için mi emek veriyorsunuz yoksa sonsuz ödüller için mi?

 

 “Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar” (Matta 6:19-20).

 

4) Sizce gökte biriktirebileceğiniz ve size kalacak olanlar şeyler nelerdir?

 

Ben bunun kapsamlı bir liste olmadığını biliyorum, ama aklıma üç şey geliyor:

 

1) Yolculuk boyunca hayatlarında yardımcı olduğumuz diğer insanlar.

 

2) Öğrendiğimiz şeyler, yani Tanrı’nın yüreklerimize basılan Sözü

 

3) Kutsal Ruh’un iç varlığınızda biçimlendirdiği Mesih karakteri.

 

Ruhsal Yatırım

 

Şimdi vaktimizle, enerjimizle, yeteneklerimizle ve paramızla inşa ettiğimiz şeyleri tekrar düşünelim. İsa Mesih’in, Luka 19:11-27’de öğrettiği ilginç bir benzetme var. Soylu bir adam, kral olarak atanıp dönmek üzere uzak bir yolculuğa çıkıyor. Uzun bir süre uzakta olacağından on kölesine eşit miktarda para veriyor. Onlara bir işçinin üç aylık ücretine denk düşen birer mina teslim ediyor. Kendisi dönünceye kadar bu parayı işletmelerini söylüyor. ‘Parayı işletmek’ anlamına gelen sözcüğün Grekçesi, pragmateunomai’dır. Bu sözcüğün, yatırımla, ticaretle, işletmeyle parayı çoğaltmak gibi bir anlamı vardır.

 

İşin ilginç yanı, bizim kullandığımız pragmatik teriminin kaynağı bu sözcüktür. Pragmatik olmak, bir şeyi makul ve gerçekçi bir tutumla ele almak demektir. Bizler kaynaklarımızı, Tanrı’nın egemenliğinde en büyük ürünü verecek pragmatik yatırımlar için kullanmayı düşünmeliyiz.

 

Benzetmedeki soylu adamın temsil ettiği Kral İsa’nın karakterini bildiğimiz için, O’nun yüreğindeki değerler uğruna emek vermeli ve yatırım yapmalıyız. Altın, gümüş ve değerli taşlarla inşa etmek için Tanrı’nın kendi halkına yönelik yüreğini taşımalıyız. Bu benzetmede ilk köle, efendisinin parasını işleterek on mina kazanıyor ve on minaya sahip olmanın yanısıra ödül olarak on şehre kavuşuyor. Bu kölenin yaptığı yatırım ile harika kahyalığına verilen ödül arasında muazzam bir fark var.   

 

Kanımca benzetmedeki şehirler, Rab’bin sevdiği insanlarla nasıl ilgilendiğimize bakılarak Bema Kürsüsünde verilen ödülün büyüklüğünü anlamamız için kullanılan metaforik ifadelerdir. O gün bizim yaptığımız yatırımla O’nun vereceği ödül arasında muazzam bir fark olacaktır. Ben ödülün ne olacağını bilmiyorum ama öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Bu arada Soylu Efendimiz için bize düşen görev karakterimizi, vaktimizi, enerjimizi ve kaynaklarımızı O’nun egemenliği için kullanmaktır. Hristiyan olarak bizler, bu dünyada yaşayan ama gelecek dünyaya hazırlanan yabancılar ve yolcularız.

 

Eğer gerçekten İsa Mesih’e iman ederek O’na güvendinizse, O’nun sonsuz egemenliğine gireceksiniz. Tanrı’nın Egemenliğine girmeniz, sizin işlerinize değil, Tanrı’nın armağanına, Mesih’teki sonsuz yaşamı kabul etmenize bağlıdır. Ancak Rab İsa’ya içtenlikle güvenen her birimiz, yatırım yapmak için vaktimiz hala varken, kendimizi insanlara hizmete adamalıyız.

 

Dua: Göksel Baba, her günün sonsuzluk için bir hazırlık olduğunun farkında olmamıza yardımcı ol. Bizi o gün için eğitmek ve hazırlamak amacıyla kullandığın yolları göster. O gün gelene dek bizi kolladığın için Sana teşekkür ederiz. Amin.

 

Keith Thomas.

 

Email: keiththomas@groupbiblestudy.com

 

Website: www.groupbiblestudy.com

 

[1] John Bevere, Driven by Eternity, Warner Faith Publishers, Page 187.

[2] John Bevere, Driven by Eternity, Warner Faith Publishers, Page 186.

bottom of page